Söze ne hacet!

0 yorum
Büyük olmak için hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes sana karşı çıkacaktır, önüne sonsuz engeller yığacaklardır, fakat sen bunlara dayanıklı olacaksın. Kendini büyük değil, küçük, zayıf, kimsesiz ve araçsız kabul ederek, hiç kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak, bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana "büyüksün" derlerse, bunu söyleyenlere gülüp geçeceksin.
(Mustafa Kemal Atatürk)



Devamı »

Aklıma bi fikir geldi.

0 yorum
Facebook gibi sosyal ağların oluşumu hep bir fikirle ortaya çıktı. Fikirler önemlidir ve bir fikre verilen değer üstünde ne kadar çalıştığımıza bağlıdır.

Aklınıza bir fikir geldiğinde bunu değerlendirmek sizin elinizde. Engeller elbette olacaktır ama, biraz da verilen kararlarla bağdaşmalıdır. Artık boş boş işe gidip ya da bir şekilde düşüncelerimizi erteliyoruz.
Aklıma fikirlerimizi saçma da olsa ortaya çıkarmak geldi. Siz ne dersiniz?
Devamı »

Kadifeden Kesesi :))))

0 yorum
Devamı »

Kazım Koyuncu

0 yorum
Ben özledim yarimi, ağlasam ayıp mıdır diye soran bir isim.


Sesine kurban.
Devamı »

Söylediği her sözü yalan olanlar.

0 yorum
sıfatına, gözüne, kaşına bakıldığında takdir edilebilecek, konuyu neresinden seçiyorsa mıknatısla çekerek kişiye kendini inandırmakta üstün niteliğe sahip, karşı cins konusunda taviz vermediği düşünülerek o ne derse doğrudur denmesini sağlayıp, önce yalana kendisini inandırıp ardından karşısındaki dinleyisini hayran bırakan zat-ı sıfatsız.

saati sorsan, ters bir vakit söylese dahi inandıracak bu kişiliğin aslında takdire şayan bir yapısı olduğundan mütevellit, inandıranda değil inananda suç diyerek susulması en doğru olandır. çocukken yaşadığı sorunlardan dolayı toplumda ilgi çekmek, dikkat dağıtmak, hayali bir şeyi gerçeğe yormak, deveyi hendekten atlatıp, üçkağıtçılığa kadar birçok konuda işe yaradığını düşünerek kişileri kendisine çeken bu kişiye yakınlık derecenizi en alt seviyelere indirgemeniz makul olacaktır.

ta ki, yalanı ortaya çıkıp ortamdan kaçarken, sevdiceği olup yalancının teki olduğunu anladığınızda, herhangi bir sebepten ötürü o yalanla başınızı yaktığında alın elinize benzini yakarım len seni deyin, inanmaz denyo, alıp kibriti çakmak lazım. çaktığı an yakmak lazım, böyle akılları başına gelir bu sıfatına
* taktığımızın sıfatsızları.

facebook da paylaşılan videodaki yaratık gibileri ise çok farklı bir kulvarda koşturuyor;

memleketim insanları diye röportaj yapılıyor sokakta adamın tüm diyaloglarında yalanın alası, kralı var;

kadir çöpdemir: efendim sorduğumuz soru şu hiç kayboldunuz mu, ya da kaybolan birine yardım ettiniz mi?öyle birine denk geldik ki.

+hiç kaybolmadım ama, yani kaybolmakta istemem, kötü birşey ya, kaybolmak, ıssızlık kötü bişey ya.
-peki kaybolan biri oldu mu?
+tabi oldu olmaz mı ya, manitalarımı bulamadım mesela sevgililerim çok ya, mesela geçen fox a çıktım, m.ali erbil e çıktım. sevgilimdir yani gerçekten.ama ayrıldık.başka nedenlerle işte bana kötü kelimeler kullandı işte eşcinselsin, tekerleksin falan filan. bende yediremedim kendime, bıraktım kendisini. baya bi büyük reklammış ha, türkiye çapında büyük reklamım.yani m.ali sağolsun valla burdan teşekkür ediyorum kendisine. erbil e. baya reklam yaptı beni, çok büyük reklam yaptı, programda belki izlemişssinizdir, pantolonları açtım
-aa?
+evet.herkes gördü dünya gördü. geçen gün elimi köpek kaptı. rot vaydır ısırdı yani, parçaladı, kanlar aktı sonra hastahaneye gittik falan filan. evet. dün bir sanatçıyla beraberdik. burdan selamlarımı söylüyorum. ebru gündeş! etiler de bebek te yakaladım kendisini.çok severim, saygıdeğer bir insandır. kasetini de her zaman alırım, 'evet' kaseti çok güzel, harika. ebru gündeş e selamlarımı söylüyorum. işte elimi köpek ısırdı, falan filan, burdan aileme, ailem yok gerçi sokakta yaşayan birisiyim. polisin dün bir hatası var bana, ordan biraz canım sıkıldı. kimlik kontrolü yapıyor, silah çekti bana, vuruyordu beni silahla, ayağımdan vuruyordu, artık ben tabancalara karşıyım, silaha da karşıyım (silah çıkarır)ben her zaman silaha da karşıyım, ama polisinde yetkisi var tabi bunlara göre. allah.. kimse vurulmasın, burdan silahla o da kötü birşey, burdan kurban bayramı geliyor aileme kurban olarak bana kurban keseceklermiş, valla ne diyim, almanya da şu anda ailem dinliyorsa, kurban kesecekler bana yani. kurbanlarda 400 500 milyonmuş bu sene. ondan sonra biliyorsunuz yılbaşı. yılbaşında da napıcam, ya yani ne bilim herkesin kurban bayramı yılbaşısı tebrik ederim yani ne diyim, silahlar patlamasın, havai,işte havaifişekler, yaralamalar olmasın. ama yarınr haber geldi, haberiniz olsun, yarın her taraftan ayaklanma var, türkiye çapında, polis izin vermeyecekmiş, taksim e girmek isteyeceklermiş, polis gaz bombası falan kullanacakmış, bunu da söyleyim yani, yarın türkiye çapında büyük ayaklanma var. teşekkür ederim.

kadir çöpdemir: efendim işte herkese de herşeyi sormayacaksınız.

çok gerçekçiydi len izlerken.
Devamı »

Kıysaydım, benimdin!

0 yorum
sakin olmalıydım, direnmeli, sabretmeli, nazına nazlandığım, nazımın geçtiğini anladığım, her derdimi paylaştığım, ekmeğimi katık ettiğim gün dahi şüpheli bakmalıydım. ağlarken göz yaşını silip, omzuma yaslanmanı istemiştim ya, dayanak olmuştum sana, yapmamalıydım. gülerken en sahtesini, ağlarken en yapmacığını, seviyorum derken gözlerimle kötü bakmasını becerbilmeliydim.

sormamalıydım her defasında seviyor musun diye, ilgimden seni, sıkmamalıydım. hep telefonu suratıma kapatıyordun ya, bağırıp, çağırmalıydım. akmamalıydım damarından, dilimden düşürmeliydim oysa adını. herşeyimi adamıştım ya, kaptırmamalıydım tuzağına ayağımı, basmamalıydım, peyniri almaya çalışan fareler gibi kapana kıstırdın beni. sana dünya da bir sen yokmuş gibi, bakmamalıydım!

gece uykumdan olduğum, sabahları sana adadığım, aklınla oynadığım günlerde, sana müzik tarzını değiştirmek için şarkılar dinletmemeliydim. kararmalıydın o şarkıların hapsettiği kör kuyularda. çıkarmamalıydım aydınlığa, çıkarmamalıydım.

hep seviyorum diyordum ya, susmalıydım. dillendirmeyip eskitmemeliydim, lal etmeliydim dilimi. ağzıma elimi dayayıp susturmalıydım, seviyorumu ezberlemiş dilimi de, şımartmasaydım. yüzüne neşe getirdim, yaşlanıyordun gençleştirdim, iki kelime de isyandaydın da, seviyorum dedim, dememeliydim. öğrenmeliydim, birini ilgiyle boğmamayı, belki de sende daha a yı öğreniyordum. b ye geçemedim, çizdirmedin sayfalara bu b dir diye. oysa ben biliyordum, oysa ben heceliyordum, meğer sen bir tek a yı biliyormuşsun da, vurmalıydım yüzüne.

düşmemeliydim eline, bakmamalıydım gülüşüne, tırsmalıydım. maskeli melek(!)lerle çok uğraşmıştım senden önce.

seni farklı sanmamalıydım!

bilmeliydim, bir insan bu kadar iyi olur mu, sorgulamalıydım. elini tuttuğumda hiç bırakmayacak gibi sıkmamalıydım, hatta tutmamalıydım elini. boğmamalıydım ilgiden, sarmamalıydım sevgiden, açmamalıydım kollarımı, tatmamalıydım bu acıyı yeniden. mısır tarlası faresi gibi korkuyla bakmalıydım, kaçmalıydım.

dirilmek yerine seninle, ölmeliydim! uçmak yerine, çakılmalıydım yere, düşmeliydim. batmalıydım bataklıklarda, çarpışmalıydım kazalarda da, senin bana yaptıklarının yanında hiç kalırdı, çarmıh.

sana dünyamı vermemeliydim. aldın eline, taktın eksenine bir ip, sallaya sallaya yerle bir ettin. gecem gündüzüme karıştı, gündüz neydi, hatırlamıyorum. dönmeliydi tek başına dünyam, güneş dedik de yak diye mi güvendik, azıcık uzak olsaydın, neren erirdi? denizlerim taştı, ışıklarım söndü, dünyama kattıklarıma, sevdiklerime de değiştim seni, çamlarım yıkıldı, meşeler, gürgenler kökünden koptu.

herkesten değil senden ummalıydım, tozunu da pembeni de alıp gitmeliydin dünyamdan. kahretsin işte, seviyorum.

deyipte kendimi sana heba etmeseydim, parmaklarına oyuncak edip bir o yana bir bu yana savrulmasaydım
Devamı »

Önceden eksiklerim çok diye üzülürdüm.

0 yorum
bazıları için bazı şeyler özenti gelir, çoğu zaman küçükken okulda herşeyinin olduğu kişinin okulda gördüğü zaman benim neden yok diye içerleyip, suçu anneye babaya atarak hep böyle geçecek diye bazen kopmak isterdik dünyadan. yaşamayan bilmez. koro da solo şarkı söylemen için hoca yalvarırdı resmen ve zaman gelip çattığında koro kıyafeti alamadığın için utancından önlüğünle okula gitmek istemezdin, hakir görürler diye. oysa önlükle dahi gelseydin diyen bir hocan olsa da bunu kabul edememek ne kdar acıdır bilene.

sonra büyürsün, elde yok avuçta yoktur, çalışayım dersin, yoklukta baban oku der, ben karşılarım der, cebinden harçlığını eksik etmez ancak, aynı ayakkabıları yırtık pırtık giyip bir gün en güzel ayakkabıları giyeceğim diye kendine söz verirsin. bazen yaz aylarında çalışır yeni ayakkabı alırsın, kışın yine eskir ama bir gün daha iyisini giyeceğim diye yine söz verirsin kendi kendine. sıkıntı çekmeyenler bakarlar öylece.4

bir iki pantolon alırlar seni kıramayıp ailen. başkalarına bakarsın onlarınki daha güzel. yıllarca aynı şeylere gebesindir, gıkın çıkmaz, çıkamaz, yoktur, yoka çare yoktur. mesleği olmayan babansa gece saatlerine kadar çalışır, çocuklarım kimseye muhtaç olmasın diye. diyemezsin baba bana tişört alalım, bluz, kış geldi mont, çizme, çanta. lüks gelir babaya, yemek düzenler okul, o gün parasını alamaz ki baban, ertesi gün gidesin, vermezler parasını.

sonra; bir gün büyüdüğünü anlarsın, hem sınavlara çalışır, hem çalışırsın harçlık kazanmak için. diğer kardeşin üniversite okur, baban yine çalışır, sende hem okur hem çalışırsın. anlamazsın bu kardeşim gittiği üniversite de neden bu kadar harcıyor, bana neden bu kadar para vermiyor babam, ona dünyalar parası gönderiyor diye. üniversiteye gidersin, anlarsın o zaman oğrencilikte 1 liranın dahi değerli olduğunu. baba, anne düşüncesi değişir büyğdükçe, daha bir akıllı aile olunur. sonra herşeyin olur, pantolonun, kolyelerin, bileklikler, yüzükler, takılar, gömlekler, tüylü, deri montlar, cebindeki harçlık dünyalar kadar, harca harca bitmez. gardrobuna hiçbirşey sığmaz, ancak başka dertler çıkar ortaya.

meğer önceden pantolonunun olmaması, şimdi gardrop dolusu eşyanın değerini bilip hevesle giymene nedenmiş. iyi ki yokmuş dersin ayakkabım, şimdi ayakkabılık dolusu çeşit çeşit ayakkabıyı tadında giyiyorsun.

gitmek istediğin yerlere de gidiyorsun, sonradan görmüşlük olsaydı böyle olmazdı, tadında olurdu, tat alamadığın yerlermiş oysa. insanın harcadığı emek var ya işte herşeye değer o.

meğer o günleri aramak varmış, yeri geldiğinde.

Devamı »

Yalan olmayan ne kaldı!

0 yorum
zaman geçtikçe, bazen hüznü, kederi, mutluluğu paylaşacak insanlar arıyoruz. bunlardan ilki aile ve bizi gerçek sevgilerle, gerçek duygularla birbirimize bağlayan kenetleyen bir olgudur aile.

küçükken annemiz, babamız yabancılarla konuşma derdi ya hani.
şimdi her yanımız yabancı dolu, biz yabancıları kendi ailemizi sevdiğimizden çok sevmeye başladık. getirisini düşünmeden yeni yeni insanlarla tanışmak, vazgeçilmezimiz oldu. aile kavramı, anne, baba yemeğe çağırırken netin içinde kayboldu. dışarda bekliyor o çok sevdiğimiz dostlarımız(!). Yaradanı unutur olduk, isyan yerine dua etmek gerekirken, gece annemiz dua et de yat derken, birine belki de slm, nbr diyerek unuttuk.

hayatı yaşıyoruz belki dolu dolu, belki bomboş. hepimizin hayalleri var, biz şanslı doğmadık, onlar hayata 1-0 başladı diyerek avuttuk. hep iyi olmanın derdindeyken, babanın, annenin yaşlandığını unuttuk. onlara verebilecek onca sevgi, huzur varken, bir gün aniden gelen bir sevgiliye verdik umutlarımızı. kazık atıldı belki, mutluyuz sandık. her ağladığımızda annemiz yüzümüz gülsün diye kendince şakalar yaparken, bir iki arkadaşın iki esprisine kandık.

iş, güç derdinde, adı okul okumak derdi vs gibi sebepler bizi ayırmaya yetecek elbet. ansızın kayıp giderse ya o bizi kimsenin yerine koymayan annemiz, ya da cebindeki son harçlığını da bize vermek için çırpınan, ondan bundan borç bile alabilen babamız.

hangi sevgili, hangi yabancıyla tanışsak bizi onlar gibi seveceğini sanmıyor muyuz. neden her yerde ilişkilerle dolu bir sürü makale çıkıyor. neden eski sevgili başlığında hep hüzünler, ızdırap dolu sözler var.

neden şarkılar, sen ile başlayan nakaratlarla dolu. niye dünyamız bir kişinin girip çıkmasıyla kahroldu diye deliriyoruz. hırsımızı almak için, tabi ki kim var en yakınlarımız. çıkar hırsını gitsin ne olacak.

önceden yabancılarla konuşma diyen annemizi babamızı allah eksik etmesin başımızdan. kardeşimizi korusun yaradan ki, ele muhtaç etmesin. hep yeni insanlarla tanışırız, kimi iyi, kimi kötü. cidden bazen isyan etmek için bu soru beynimi oyalıyor. yalan olmayan ne kaldı. bir Yaradan, bir aile. dışardan gelen, aldatmaya meyilli insanlar değil de, bir de sizi seven gerçektir. senin sevdiğin seni sevmiyorsa, seni sevenle yetinmelisin dostum. seni seven ile bir aile oluşturarak, sen de karşılıksız belki bir şeyler için babamız, annemiz gibi çırpınırsın derler adama.
Devamı »

Kötü günümde yanımda olmayan iyi günümde yanımda olmasın!

1 yorum
kötü günümde yanımda olmayan kişi, iyi günümde hiç yanımda olmasın. malum karakter meselesi.

herkes yanında, her derdini açar, konuşursun, muhabbet desen kralı, dostluk desen gani gani. sigaran, simitin, kolan, dürümün, ekmeğin vs. her şeyi paylaşmış, elinin açıklığını yansıtmıştırsın dostlara(!). evini açmış, belki zor gününde yanında olmuştursun.

ta ki o gün gelince bunların hepsi uçup gider. ya paran bitmiştir, ya da paran bitmiştir. bu para uyuşturucunun anasıdır. uyuşturucudan beterdir. insanlığın üç kuruşluk olduğu bu dünya da bir paralık olursun. yine parayla ilgili bir cümle oldu sanırım.

gençlikte anlayamıyorsun, yıllarca o ailenin yapma dediklerini şimdi yeni nesillere sen der olursun da, dinlemezler seni.

yaşamadıkça anlayamadığımız gibi, anlamazlar. o tizi bası yüksek olan müzikleri kaldıramaz olursun ya bazen, nankörlüğü de artık kaldıramaz olursun. bir anda güm diye kulağını tırmalar, duyumlar, anlatımlar. nasıl dersin? nasıl yapılır bana?

ey o benci duyguları kabarık olan ego! sen kimsin? nankörlükte yapılır, farkında olmadan aldatılırsında, aldatırsın, belki bir tokat yersin, belki elin kalkar birine bir gün. kancayı kendine takmış benlik, transkripte notlara bakar, bir çift göz de o aylarca uğruna öleceğin dostlar, hadi ya derler sadece ama seninle bakmazlar.
o hep yanında olanlar, ne sınav kağıdını doldururken yanında olurlar, ne bir yuva kuracakken ev hediyesi alırlar. aslında hiç olmamıştırlar da anlayamamıştırsın.
matrix vs gibi, hayatının evrelerini atlarken simülasyon olarak görmüştürsün de, gerçek sanırsın.

dostluk parayla satın alınırmışta haberimiz yokmuş. o yanlarını görmemiştirsin, oysa küçükken baban harçlık verirken onu da düşünüp daha fazla istemiştirsin her defasında. senin yaptığın onun yaptığının yanında solda sıfırdır.

başka başka arkadaşlıklar, zamanla sevgililer değişir ama sendedir suç. güvenmeyecektin hani der sorgular, yine güvenmek zorunda kalırsın maskeli davetlilere. yatılı kalan yoktur, hayatının sonuna kadar yaşayacağın kişi de meçhuldur. illa ki birine güvenmek zorunda kalacaksındır, darbe yiye yiye. bir gün sürekli parasından bahseden, şu kadar bu kadar var diyen arkadaşını denersin, şu kadar lazım borç, - e valal bende de yok. e dün anlatıyordun ya ballandıra ballandıra. senin paran olur, ister hepsini verirsin. zamanı gelince bulamazsın kim bilir nerdedir?

iyi gün dostu sokakta çevirsem de bulurum dostum(!) ben. para harcayıp, her derdine deva olurum birinin köpeğim olur. ne için? o şehvetli ve benden başkasını düşünmeyen egom sen söyle? benim için mi len. tabi ki para için!

siz siz olun deneyin o çok sevdiğiniz dostlarınızı. eleyip eleyip yine baş başa kalacaksınız kendinizle. 10 yıl sonra hepsini silmiş bir şekilde ona buna tavsiye vermektense, hayat kurmalı, aileye hayırlı evlat olmalı, kardeşle dost olmalı, bir de sadık bir eş bulundu mu gerisi hava, cıva.

sosyalleşmek mi, bir yere kadar. eğer hala arkadaş uğrunda can vermeye meyil varsa umarım pişman olmazsınız dostlarım. gençlik varken çabalamalı. 30 unda hiçbir şeye sap olamamak yerine anneye, babaya sarılıp ellerine hediyelerini vermek, hatta onlara harçlık vermek nasıl bir tat verecektir kim bilir? kimsenin kimseye ihtiyacı yok! aileden başka. bir değil bin hatan da olsa kin tutmayıp sana sarılan yalnızca onlardır. elin oğlu, kızı yas mı tutar. hiç sanmıyorum!
Devamı »

Müzik

0 yorum
Kahreden, bazen kendimizden alan ruhun hizmetçisi.
Ah bu melodileri bulan bestecilerin alnından öpmek lazım.
Tam uyumaya çalışırken, bir şarkı açıp düşünceye daldıran başka ne var.
Her tarz, her bir güfte alıyor götürüyor bizi bizden.
Bu şarkılar çalarken, hala dünya benim olacak edasında olanlara sadece dans ederek karşılık vermek gerek, ya da ağlayarak, ya da hüzünlenerek, şarkı söylerken onlara haykırıyormuşçasına bağırmak...
Ne hoş. 'O zaman hemen git radyoyu aç, bir şarkı tut' :)
Devamı »
0 yorum
şimşekte bir anda çakar geçer.bir de şimşeğe sormak lazım ,o anı ne kadar zamanda biriktirdiğini.
Devamı »

Fakir ama gururlu gençler!

0 yorum
Büyüdüler belki. Artık sosyete sayfalarını süslerken gazete sayfaları, fakir ama gururlu gençlere aşık olmuyor sosyete, bir zamanların fakir ama gururlu azmiyle zengin olanların oğullarıyla belki.
Genelde soyadıyla ün yapmış birinin oğlu/kızı ile evleniyorlar.
Hayata dair tek bir şey söyleyebilirim, para yoksa aşk olmuyor. Bir yerden sonra kayış kopuyor.
O nice büyük (!) adamlar, büyük gördükçe kendini küçülüyor.
Aynı paraya tercih eden aşklar gibi. Kısa konuşmayı özlemişim. Az laf, çok iş. Erken başlamak lazım. Bir şeylere.
Devamı »
 

Copyright © 2010 • Aklınızda ne var? • Design by Dzignine